Yeni Klasikçi akımın öncüsü Fransız ressam Jacques-Louis David tarafından yapılan eser, ünlü Yunan filozof Sokrates'in idam sahnesini betimlemektedir. Sokrates çıkarıldığı mahkeme tarafından yaşadığı Atina şehrinin tanrıları yerine başka ruhani kavramlara inandığı ve dolayısıyla gençleri yozlaştırdığı gerekçesiyle ölüme mahkum edilir. David, eserinde Sokrates'in ölümü için verilen baldıran zehirini içmesinden hemen önceki anı betimlemiştir.
Bir zindanda betimlenen sahne, yerdeki zincirlerle Sokrates'in tutuklu olarak tutulduğunu gösterir. Genişçe bir yatağın üzerine oturmuş olan beyazlar içindeki yaşlı adam görünümündeki Sokrates ona uzatılan zehir dolu kadehe uzanmaktadır. Sokrates ölüme dair en ufak bir korkusu olmadığını dik duruşu ve zehiri dikkate bile almayan tavrı ile bize gösterir. Bir yandan eliyle yaptığı jestten konuşmakta olduğunu anladığımız Sokrates, ruhun ölümsüzlüğüne dair öğretisini çevresindekilere aktarmaktadır. Sokrates'in bu duruşunun özellikle Raffaello'nun Atina Okulu eserindeki Sokrates duruşundan esinlenildiği düşünülür.
Sokrates'e zehri uzatan figür başta olmak üzere çevresindeki diğer tüm figürler yaşadıkları derin acıyı jestleri ve yüzlerindeki ifadeleri ile sergilemektedirler. Eserde tek sakin olarak kalabilen yatağın baş ucunda oturup uyur gibi yas tutan Sokrates'in öğrencisi, bir diğer Yunan filozofu Platon'dur. Platon'un kimliğini açığa çıkaran yanında yerde görülen yazı malzemeleridir.
Platon'un tuttuğu kayıtlar sebebiyle Sokrates'in yargılanması ve ölümü üzerine ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. Dolayısıyla ressam bu bilgileri kullanarak resmi tasarlamıştır. Buna rağmen eserde döneme ve hikayeye tam olarak oturmayan kendine göre kurgulamalar da bulunmaktadır.
Öncelikle Sokrates idam edildiğinde 70li yaşlarındadır, fakat eserde daha genç bir görünüme ve oldukça kaslı ve dinç bir vücuda sahip resmedilmiştir. Bu ressamın akademik standartlara uygun, idealize bir görünüm yaratma çabasının sonucudur. Öte yandan öğrencisi Platon'un ise Sokrates öldüğünde oldukça genç yaşta olması beklenir, fakat yatağın başında oturan Platon da bir o kadar olgun yaşta resmedilmiştir. Bir başka ayrıntı ise Sokrates'in dizine elini koyan arkadaşı Kriton'dur. Mahkemesi ve karar sonrasında Sokrates'i ölmekten vazgeçirmeye çalışan, kaçmasını öneren Kriton, Sokrates'i ikna edememiştir. Resimde dizini eline koyan pozu sanki hala onu ikna etmeye çalışırmış gibi görünmektedir.
Kriton ve Platon dışındaki diğer figürler oldukça çarpıcı biçimde üzüntülerini, haykırışlarını gösteren pozlarda resmedilmişlerdir. Aslında duyguların açıkça ortaya konulması Sokrates'in tasvip etmediği bir tutumdur. Nitekim, bir başka arkadaşı Apollodorus, ızdırabını fazlasıyla ortaya koyduğu için idam öncesi Sokrates tarafından salondan çıkarılmıştır. Eserde Apollodorus duvara kapanıp ağlayan figür olarak görünür. Benzer şekilde Sokrates akrabalarının da idamı sırasında salonda bulunmamasını istemiş ve onları da çıkarmıştır. Eserin geriplanında merdivenleri tırmanarak dışarı çıkan ve el sallayan figürler Sokrates'in akrabalarıdır.
Yeni-klasikçi akımın eski Yunan ve Roma hikayelerinden etkilenip, o dönemin özgürlükçü ve demokratik anlayışını topluma kazandırma sevdası eserin temeline oturmaktadır. Akımın en önemli özelliği olan kahramanlık hikayelerini anlatma hevesi Sokrates'in ölümünün eserde işlenmesi ile vücut bulur. Nitekim, Sokrates de bir kahramandır. Söylemlerinden taviz vermemiş, yargılanmış ve bırakıp kaçmak yerine takipçilerine son bir ders vermek adına onuru ile ölmeyi seçmiştir. Haksız bir rejime karşı kahramanvari bir duruş sergilemiştir. Bu idealin etkisiyle üretilen bu eser, dönemin Fransız toplumunda kraliyet karşısında yükselen özgürlük ve değişime olan inancın bir göstergesi ve iki yıl sonra ortaya çıkacak Fransız Devrimi'nin de ön habercilerindendir.
Konum: Metropolitan Sanat Müzesi "Metropolitan Museum of Art", New York
Tarih: 1787
Dönem: 18. Yüzyıl
Akım: Yeni-klasikçilik "Neoclassicism"