Çobanların Tapınması Tablosunun Anlamı Nedir ?


Van der Goes'un eseri 15. yüzyılda Kuzey Rönesansı'nın en önemli yapıtlarından biri sayılır ve eşsiz tarihi ve sanatsal değere sahip kabul edilir. Eser Portinari Mihrap Panosu "Portinari Altarpiece" olarak adlandırılan üç parçalı panonun orta kısmını oluşturur. Portinari Mihrap Panosu, Flaman bölgesi'nde, Brüj'de, yaşayan İtalyan Tommaso Portinari tarafından Floransa'daki San Edigio Kilisesine bağışlanmak üzere sipariş edilmiştir.

Eserde Meryem ve Yusuf'un Nasıra'dan (Nazareth) Beytüllahim'e (Bethelem) olan yolculuğu sırasında sığındıkları ahırda gerçekleşen doğum sonrası sahne işlenir. Çevredeki çobanlar ahıra gelmiş ve bebek İsa'ya hayranlıklarını sunmakta, ona tapınmaktadırlar.


Eserde figürler ortada yere yatırılmış ve ilahi ışıklar saçan bebek İsa'nın çevresine neredeyse bir çember çizer gibi dizilmişlerdir. Merkezde lacivert giysisi ile görülen Meryem alçakgönülllü bir duruşla boynunu eğmiştir. Meryem'e eşlik eden eşi Yusuf, dönemin Flaman giysileri içinde, solda ellerini birleştirmiş dua etmektedir. Meryem'in gerisinde görülen yemlik, öküz ve eşek Çobanların Tapınması eserlerinin klasik simgelerindendir ve ortamdaki ahırın varlığını vurgular. İsa'nın çevresini saran ve havada süzülen çeşitli renklerde ve Kuzey Rönesansı işi ayrıntılı desenlerle bezeli giysilere sahip melekler, eserdeki ilahi atmosferi pekiştirir. Meleklerin ana figürlerden küçük boyutta resmedilmesi, gerçekliği baltalar gibi görünse de, ressamın amacı ortaçağ tipi "önem derecesine göre boyutlandırılmış figürler" oluşturmaktır. Figürlerin dizilişi resimde iki boyutlu bir hava yaratırken, eserin geriplandaki şehre doğru ilerleyen derinliği resimdeki üç boyutun kaybolmamasını sağlar.


Eserin en can alıcı noktası, adını da veren çoban figürleridir. Döneminde ve bölgesinde daha önce hiç rastlanmadığı kadar gerçekçi görünümlere sahip bu çobanlar son derece sıradan insan yüzlerine sahiptirler. Basit giysileri, kaba saba, iş yapmaktan yıpranmış elleri, kırışıklarla dolu yorgun ve bakımsız yüzleri çobanların insani kimliklerini ortaya çıkarır ve son derece doğal görünümler ortaya koyar. Bunun gibi bir ilahi içerikli resimde bu denli gerçekçi ve doğal figürlere rastlamak o dönem için sıradışı ve etkileyicidir. Bu çoban figürleri sayesinde resme bakan seyirci kendisi gibi sıradan insanların esere ve İsa'nın mucizesine dahil olduğunu görür ve kendisini onlarla özdeşleştirebilir. Önemli bir ayrıntı da çobanların melekler gibi küçültülmeden ilahi figürler olan Meryem, İsa ve Yusuf ile aynı boyutlarda resmedilmiş olmalarıdır. Bu özellik esere ayrı bir gerçeklik katar ve eserin en çarpıcı yanını oluşturur.

Sağ üst kısımda hikayenin bir önceki safhası gözlemlenebilir. Geriplanda bir yeşil tepe üzerinde görülen çobanlar havada uçan bir melek tarafından İsa'nın doğumundan haberdar edilmektedirler. Bu çobanların İsa'nın doğumunu nasıl öğrendiklerini anlamamıza yardımcı olur. Bu sahne ile ön kısımda tapınan çobanlar arasında sahneye yaklaşan diğer figürler aradaki bağlantıyı sağlamaktadır.


Eserin ön planındaki çeşitli semboller ilahi temaya gönderme yapar. Vazo içindeki turuncu zambaklar Meryem'in el değmemişliği ve masumiyetini simgeler. Öte yandan aynı vazodaki süsen çiçekleri Van der Goes'un kendi favorisidir. Diğer vazoda görülen mavi-lacivert renkli hasekiküpesi Meryem'in acılarının bir sembolüdür. Yerdeki ekin demeti yeniden doğuşa (enkarnasyon) ve ekmek-şarap ayinine (efkaristiya) bir göndermedir.

Van der Goes tarafından tamamlanan eser Floransa'ya gönderilip kiliseye yerleştirildiğinde İtalyan sanat camiası tarafından ilgiyle ve hayranlıkla karşılanmış ve tarzı ile birçok sanatçıyı derinden etkilemiştir. Ghirlandaio aynı temalı eserinde doğal görünümlü çobanlarını doğrudan Van der Goes'un eserinden ilham alınarak tasarlamıştır.


Konum: Uffizi Galerisi "Galleria degli Uffizi", Floransa
Tarih: 1476-1479
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Kuzey Rönesansı "Northern Renaissance"