İsa'nın Doğumu "Nativity of Christ" İncil'in sanatta birçok farklı resme konu olmuş önemli bölümlerinden biridir. Ünlü Rönesans ressamı Ghirlandaio'nun eseri de konuyu temel özellikleri ile yansıtmış ve gelecek kuşaklar için ilham kaynağı olmuş önemli yapıtlardan biridir.
Tarihi bilgilere göre bugün Milat olarak kabul edilen "0" yılına yaklaşırken Roma İmparatoru Augustus, topraklarında yaşayan tüm halkın nüfus kaydının yapılmasını emreder. Herkesin atalarının geldiği şehirde kaydedilmesi gerekmektedir. Bu sebeple İsa'ya hamile olan Meryem de eşi Yusuf ile birlikte yaşadıkları Nasıra "Nazareth" şehrinden Yusuf'un atalarının yaşadığı Beytüllahim'e "Bethlehem" bir yolculuğa çıkmak durumunda kalır. Beytüllahim'e vardıklarında herhangi bir handa kendilerine kalacak yer bulamayan Meryem ve Yusuf kırsalda bir ahıra sığınıp geceyi geçirmek durumunda kalırlar. Hamileliğinin son döneminde olan Meryem İsa'yı bu ahırda doğurur.
Bir melek Tanrı'nın oğlu Mesih'in bir bakire anneden Beytüllahim'de bir ahırda doğduğunu ve bir yemliğe yatırıldığını çevredeki çobanlara haber verir. Aldıkları haber üzerine çobanlar toplanıp ahıra gelerek bebek İsa'ya tapınıp saygılarını sunarlar. Eserde çobanların İsa ile karşılaştığı bu an resmedilmektedir.
Eserdeki temel nitelikleri incelersek:
1) Eserin odak noktasında yer alan bebek İsa yere yatırılmıştır. Başında görülen sarı-kırmızı renkli hale kutsallığının simgesidir.
2) Benzer bir hale ile bebeğin yanıbaşında diz çökmüş olarak resmedilen figür Meryem'dir. Klasik eserlerde genellikle görülen kırmızı elbisesi ve lacivert renkli harmanisi ile resmedilmiştir.
3) Meryem'in hemen yanında görülen eşi Yusuf, beyaz saçı ve sakalı ile ilerlemiş yaşını belli etmektedir. Ortamda çobanların tapınmasından çok geriplanda kendilerine doğru ilerleyen kalabalıkla ilgilidir.
4) Resmin sağ kısmında yer alan çobanlar aldıkları haber üzerine ahıra gelmişlerdir. Giysileri ve yanlarındaki kuzu ile kimliklerini ortaya koyarlar. Ghirlandaio'dan birkaç sene önce Felemenk ressam Van der Goes tarafından yapılan ve Floransa'ya getirilen bir başka Çobanların Tapınması eseri dönemin parlayan yıldızı olmuş ve birçok ressamı derinden etkilemiştir. Ghirlandaio'nun çobanları Van der Goes'un gerçekçi ve son derece doğal görünümlü çobanlarının çok benzerleridir.
Çobanların Tapınması "Adoration of the Shepherds" - Van der Goes , 1483 |
6) Çobanların tapınması eserlerinde genelde aynı ortam görülür. Eski Roma tarzında bir ahır (bu eserde kolonlar ve eski çatısı ile görünmektedir), İsa'nın yatırıldığı bir yemlik ve ahırda duran bir öküz ve eşek bu konuyu temel alan eserlerin hepsinde görünür.
7) Resimdeki yemlik üzerinde yazılarla dikkat çeker. Latince yazı şunu söylemektedir: "Pompei'nin* kahini Fulvius Kudüs'te öldürülürken şunları söyledi: beni saklayacak bu kap bir tanrıyı getirecektir". Fulvius tarafından yapılan bu kadim kehanette kap ile bebek İsa'nın yatırılacağı yemlik işaret edilmektedir. Böylece aslında antik bir lahit görünümdeki yemliğin de aynı zamanda Fulvius'un mezarı olduğunu düşünebiliriz. Bu şekilde Ghirlandaio kendi Klasik Roma dönemi bilgisini de resmine yansıtmıştır.
8) Geri plandaki manzara dönemin Filistin topraklarını göstermek yerine İtalya'nın kuzeyindeki Alpler'den bir görünüm sergilemektedir. Rönesans'ın tipik bir özelliği olan bu bilindik çevrenin dekorda kullanılması başka eserlerde de görülebilir (bknz. Beşaret "Annunciation" - Leonardo da Vinci).
9) Çobanların tapınması resimlerinde her zaman bulunmayan bir öge bu resimde kendine yer bulmuştur. İsa'nın doğumundan sonra O'na tapınmak ve hediyelerini sunmak üzere üç farklı bölgeden krallar (veya bilgeler olarak da geçmektedir) gelmiştir. Resmin sol tarafında görülen konvoyla gelen kalabalık bu üç kralı ve ekiplerini göstermektedir.
10) Çobanlara haber veren melek eserde sol üstte gökyüzünde süzülür halde görünür.
15. yüzyılda Floransa'da başlayan Erken Rönesans dönemi, hümanizm ve klasik tarihin yeniden canlanmasına sebep olmuş ve sanatçıları gerçekçi eserler üretmeye yönlendirmişti. Tıpkı dönemin sanatçıları gibi Ghirlandaio da elindeki dini temayı gerçekçi biçimde işlemeyi seçerken bir yandan da klasik tarihle bağlarını koparmamıştır. Eserdeki Klasik Roma dönemi kolonlar ve yemlik bu bağı göstermektedir. Öte yandan figürlerin de klasikçilikle bağlantılı olarak son derece idealize tasarlandığı ortadadır. Son derece incelikli ve duru bir güzelliğe sahip Meryem klasik Yunan-Roma sanatının idealize güzelliğini yansıtır.
Eseri gerçekçi kılmak isteyen ressam, perspektifin gücünden de fazlasıyla yararlanmıştır. Resmin sol tarafında dağlara doğru kıvrılan yol ile birlikte perspektifi ön plana çıkarmış, tapınağın sütunları ve çatısıyla derinliği vurgulamış, öndeki figürleri canlı renklerle, geri planları soluk renklerle tasarlayarak seyirciye derinliği hissettirmiş ve dikkati ön plandaki sahneye çekmeyi başarmıştır.
Notlar:
* Pompei: Bir antik İtalyan şehri. Vezüv Yanardağı'nın lavları altında kalması ile bilinir.
Konum: Santa Trinita Bazilikası "Basilica di Santa Trinita", Floransa
Tarih: 1485
Dönem: Rönesans
Alt Grup: Yüksek Rönesans "High Renaissance"