1884 yılında ilk büyük ölçülü eserini üretip dönemin ünlü galerisi Salon Paris'e başvuran genç ressam Seurat, galeriden red yanıtı aldığında henüz dünya çapında ün kazanacak ilk başyapıtını sunduğundan haberdar değildi. Dönemin İzlenimci tarzı ile benzeşen bir açık-hava resmi "en plain air" tasarlamış ve İzlencimciler'in kullandığı bir renk paletini kullanmış olan Seurat, uyguladığı farklı tekniği ve eserin alışılmadık içeriği ile otoritelerden destek görememişti.
İsminde "yıkananlar" geçen bir eserde klasik anlayışa uygun biçimde daha çok bir göl, nehir kenarında yıkanan güzel çıplak kadınlar görülmesi beklenir. Fakat, Seurat'nın eseri bu bilindik temaya başka bir açıdan yaklaşmış ve dolayısıyla temel özellikleri ile bu temadan ayrılmıştır, bu sebeple de zamanında eleştirmenlerden destek göremezken, sonradan bir başyapıt olarak değer kazanabilmiştir.
Seurat, "yıkananlar"ını idealize edilmiş görünümleri ile çıplak ve güzel kadınlardan seçmemiş, aksine sadece erkeklerden oluşan bir grup Parisli figürü, gerçek bir Paris manzarasında resmetmiştir. Figürlerin kimlikleri bilinmese bile dönemin gerçekçi yaşamına dair simgeler içerdikleri ve modern işçi sınıfını temsil ettikleri anlaşılır. Sınıfın simgeleri özellikle giysilerde açıkça gösterilmiştir. Önplanda uzanan adamın melon şapkası, çimler üzerinde ve gerideki adamın kafasında görülen hasır şapkalar, sade giysiler ve koyu renk basit botlar sınıfın giyim tarzını yansıtır. Aynı zamanda figürlerin duruşu ve görünüşlerinde bir üst sınıflara ait olmadığı anlaşılan resmiyetsizlik havası sezilir. Bu noktada geriplanda duman tüten fabrika bacaları ve köprünün yarattığı endüstriyel havanın öndeki figürlerle kaynaştığı fark edilir. Resimdeki sınıf kavramını perçinleyen başka bir ayrıntı da nehrin ilerisinde görülen kayıktır. Kayığın içinde silindir şapkalı bir adam ve şemsiyeli bir kadın görünür. Bu iki figür kendi üst sınıflarını seyriciye yansıtırken, kayığı kullanan kayıkçının da tıpkı önplandaki figürler gibi bir hasır şapkası olduğu görülür. Bu simgelerle nehrin kenarındaki figürlerin mensup olduğu işçi sınıfı açık biçimde vurgulanmış olur.
Görüntüdeki manzara Paris'in dışında hoş görünümlü bir kırsal alandan incelikli bir peyzaj görünümü sunmaz, aksine şehrin çok da yakınında bir alanı gösterir. Dolayısıyla eser, şiirsel, idealize ve üst sınıfa dair bir hikaye anlatıp seyirciyi hoş bir pastoral ortama sokmaya çalışmamaktadır. Fakat, yine de figürlerin pozları seyirciye farklı bir biçimde huzur verir. Önplanda uzanmış nehre bakan adam ve benzer şekilde uzanmış köpeği sakince nehri izlemektedirler. Öte yandan hemen gerideki adam giysisinin üzerine oturmuş, dizlerini kendine çekmiş, çıplak ayaklarını çimlere basarak nehri izlemektedir. Onun duruşunun aynısını daha geriplandaki beyaz renkli figürde de tekrar ederken görürüz. Yamacın hemen ucunda oturan bir başka genç adamın giysilerinden tamamen kurtulduğunu ve ayaklarını suya sokarak rahatladığını fark ederiz. Yüzlerini tam olarak göremediğimiz "alt sınıf" bu figürlerin her biri ayrı ayrı meditasyon halindeymiş gibi sessizlik içinde oturmakta ve nehre bakmaktadırlar. İşçilerin fabrika çıkışında nehre gelip biraz olsun günlük sıkıntılarından kurtulduklarını, rahatlamaya çalıştıklarını kolaylıkla hayal edebiliriz. Eserde yüzü nispeten görülebilen tek figür en sağda nehrin içindeki çocuktur. Suyla oynayan bu neşeli çocuğun eserdeki dingin ve ağırbaşlı havayı bir nebze olsun kırdığını görülür.
Seurat ilginç bir biçimde bir diğer ünlü eseri Grande Jatte Adası'nda Bir Pazar Öğleden Sonrası'nda da manzaranın karşı kıyısındaki adayı resmetmiş, ve bu sefer de orta ve üst orta sınıfa mensup insanları figür olarak kullanmıştır. Bu eserde Asniéres'de Yıkananlar'a tezat olacak şekilde figürlerin hepsi iyi giyinik, hatta iyi giyimli, daha kontrollü ve özenlidir. Nehrin iki ayrı yakasındaki bu insanların ortak amacı sıcak bir yaz gününde serinlemektir, ama bunu yapış şekilleri tamamen farklıdır. İki eserin sembolleri ve pozları sayesinde yarattığı bu fark, seyirciye 19. yüzyıl Paris'inde sosyal sınıflar arasındaki ayrımı net biçimde aktarmakta ve ressamın sosyal sınıflara dair bir eleştiri sunmasını sağlamaktadır.
İki eser arasındaki çarpıcı farklardan biri de Asniéres'de Yıkananlar'da tüm figürlerin aydınlıkta yer alması, fakat aksine La Grande Jatte eserinde tüm figürlerin gölgede bırakılmış olmasıdır. Bu da Seurat'nın işçi sınıfının geleceği simgelediğine inanması ve sanki karşı adadaki burjuvaziye gölgelerden çıkıp işçilere katılmalarını çağırması olarak yorumlanabilir.
Eserden ayrıntılar |
Konum: Ulusal Galeri "National Gallery", Londra
Tarih: 1884
Dönem: 19. Yüzyıl
Akım: Yeni-İzlenimcilik "Neo-Impressionism"