Magritte'in bu sıradışı eserinde, tuhaf görünümlü bir geri planın önünde öpüşen bir çift görünür. Sağdaki kırmızı duvar ve beyaz tavanı birleştiren kartonpiyer süslemesinden bu mekanın bir oda olduğu izlenimi uyanabilir. Fakat, arkada duvar olması gereken kısımda sanki bir duvar yokmuş gibi koyu mavinin tonlarında resmedilen bölge seyircide bir açık hava ve gökyüzü çağrışımı yapar. Tek duvar ve tavandan oluşan bu tuhaf odada öpüşen çift odadan daha ilginçtir. Samimi bir pozda yakınlaşmış - ve muhtemelen sarılan - bu çift, yüzlerine dolanmış birer kumaş parçası ile öpüşmekte, ya da öpüşmeye çalışmaktadırlar.
Üzerine birbirinden oldukça farklı yorumlar üretilen eser, bazılarına göre en samimi ilişkilerde bile karşıdaki kişinin gerçek doğasının asla kavranamayacağını, bazı yönlerin hep bir kumaş parçasıyla örtülüymüş gibi gizli kalacağını vurgulamaktadır. Öte yandan bir başka yoruma göre yüzleri kapalı aşıklar "Aşkın gözü kördür" mesajını iletmektedir. Başka bir yorum ise yüzlerini kapatan engellere rağmen aşıklar birbirini aynı içtenlikle tanımaktadır, çünkü gerçek aşk gizli olanları ötesini görebilir.
Yorumlanması her nasıl olursa olsun, başlarına kumaş dolanmış bu erkek ve kadın figürü samimi kucaklaşmalarını tutkuyla bütünleyecek öpüşmelerinden kumaşlar sebebiyle mahrum kalmaktadır. Kumaşların yarattığı bu engellenmişlik, tecrit ve hayal kırıklığı hissi resmin geneline hakim olan atmosferi oluşşturmaktadır.
Bu eserdeki gibi "engellenmiş arzular" ünlü ressam Magritte'in eserlerinde sıklıkla yer bulur. Birçok eserinde yüzleri kapalı veya kumaşla örtülü figürlere yer veren ressamın bu tarzının sebebi birçok yorumla açıklanmaya çalışılmıştır. Açıklamalardan en yaygın olanı Magritte'in çocukluğunda yaşadığı trajik olayla ilişkilendirilendir. Magritte 14 yaşındayken suda boğularak intihar eden annesinin sudan çıkarılışına tanık olmuştur. Sudan çıkan annesinin yüzüne kapanmış olan ıslak geceliğinin görüntüsü muhtemelen ressamın hafızasında yer etmiştir. Eserlerde yüzleri kumaşla kapalı figürlerin bu travmatik olaya gönderme olduğuna dair yorumların yapılmasının sebebi de budur. Oysa ki Magritte, annesinin ölümü ile ilişkilendirilen bu yorumları tamamı ile reddetmiştir. Ressam, kaleme aldığı bir yazıda şunları söylemiştir: "Benim sanatım hiçbir şeyi gizlemeyen görüntülerden oluşmaktadır. Bu görüntüler gizem uyandırır, ve dolayısıyla eserlerime bakan insanlar kendi kendilerine şu basit soruyu sorarlar: 'Ne anlama geliyor?'. Aslında hiçbir anlama gelmiyor, çünkü gizem aslında zaten hiçbir şeydir, gizem bilinemez."
Magritte, eserlerinin gizemli havası üzerine yapılan yorumlardan ve eserlerini aklıselimliğe başkaldırı ve hatta nörotik bozukluklar ile açıklayan görüşlerden hiç bir zaman hoşlanmamıştır. Fakat Aşıklar "The Lovers" bu tarz yorumlardan zekice sıyrılabilecek kadar başarı ile tasarlanmış bir eser olmayı başarmış ve sanat eleştirmenlerinin kafasını karıştırmıştır. Eserin en çarpıcı yanı, son derece basit görünümde olmasına rağmen bir o kadar karmaşık anlamları bir arada içerebilecek güce sahip olmasıdır. Resimdeki iki figürün samimi duruşlarına rağmen fiziksel temasa ulaşamamaları seyirciyi çarpıcı biçimde etkiler ve düşünmeye teşvik eder.
Konum: Modern Sanat Müzesi "Museum of Modern Art (MoMA)", New York
Tarih: 1928
Dönem: Modernizm
Akım: Gerçeküstücülük "Surrealism"